img

 

img img
HAFTANIN YÜKSEK MAHKEME KARARLARI

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi
2017/11899 E.-2017/9996K.T. 27.04.2017

Yargıtay 15. Ceza Dairesi
2017/15249 E.-2017/7381K.T. 13.03.2017

Danıştay 15. Daire Başkanlığı
2017/54 E.- 2017/2459 K.T. 15/05/2017

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm
E.2017/114
K.2017/97
T. 04/05/2017

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi
2017/11899 E.-2017/9996K.T. 27.04.2017
Mahkemesi: İş Mahkemesi
KONU: Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkin olup, mahkemece 21.03.2017 tarihinde talebin kabulüne karar verilmiştir.

ÖZET:31.03.2011 gününde kabul edilip 14.04.2011 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 30. maddesi gereğince 6100 sayılı Kanuna eklenen geçici 3. maddenin 1. fıkrası ile “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, mülga 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü düzenlenmiştir.

07.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de ilan edildiği üzere 5235 sayılı Kanun'un 24 ve 2. maddeleri uyarınca kurulan bölge adliye mahkemelerinin, 20.07.2016 tarihi itibari ile tüm yurtta göreve başlaması nedeniyle bu tarih ve sonrasında verilen İlk Derece Mahkemesi kararları hakkında mülga 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması olanağı kalmamıştır.

Her ne kadar ilk derece mahkemesince 21.03.2017 tarihinde temyiz yolu açık olmak üzere verildiği belirtilen kabul kararı hakkında davalı vekili tarafından temyiz dilekçesi verilmiş ve incelenmek üzere dosya Dairemize gönderilmişse de bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı tarihten sonra verilen ilk derece mahkemesi kararının yukarıda değinilen kanun hükmü ışığında Dairemizce incelenemeyeceği anlaşılmakla; istinaf kanun yolu incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.

KARAR: Yukarıda açıklanan sebeple, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere MAHKEMESİNE İADESİNE, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 15. Ceza Dairesi
2017/15249 E.-2017/7381K.T. 13.03.2017
Mahkemesi: Sulh Ceza Mahkemesi
KONU: Hileli İflas açıından inceleme ve araştırma mükellefiyeti

ÖZET: Hileli iflâs suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/09/2016 tarihli ve 2016/36095 soruşturma, 2016/61954 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 03/11/2016 tarihli ve 2016/4866 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25/01/2017 gün ve 94660652-105-34-325-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası ... Cumhuriyet Başsavcılığının 03/02/2017 gün ve 2017/7430 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;

5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda, İstanbul 35. İcra Dairesinin 2015/19258 sayılı dosyasında alacaklı olduğu, borçlu .... Gıda Limited Şirketi yetkilisi şüphelinin alacağın teminatı olan bazı malları kaçırdığını, bazılarını ise gizlediğini ve değerinin azalmasına neden olduğu, piyasaya sürdüğü bir kısım çeklerin ödeme tarihleri yaklaştığında bazı taşınmazları ve araçları 3. kişilere devrettiğini, ayrıca gerçeğe aykırı muhasebe kayıtları ve bilançolar ile aktifini az gösterdiğinden bahisle müştekinin şikayette bulunması üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, tasfiye dosyasında teslim edilen ticari defterler üzerinde 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 310-311. maddeleri uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, alınan bilirkişi raporunda hileli ve taksiratlı halin bulunmadığı rapor edildiğine dair delil elde edilmediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; müflis şüpheli şirketin tasfiye işlemlerine ait İstanbul 35. İcra Dairesinin 2015/19258 sayılı dosya içeriğinin onaylı örneklerinin veya asıllarının dosya içine alınması, dosya arasında bulunduğu belirtilen bilirkişi raporunun incelenmesi, müştekinin iddiları doğrultusunda şüpheli şirkete ait ticari defterler ile bunların dayanağını oluşturan muhasebe kayıtları, banka hesapları, çek hesapları, borç ilişkilerini tevsik eden sözleşmeler, faturalar, makbuzlar, sevk irsaliyeleri ile varsa elektronik kayıtların temin edilerek, dosyanın ticaret, icra ve iflas ve ceza hukuku alanında uzman üç kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 161 ve 162. maddelerinde sayılan eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınması ve 3. kişilere devredildiği iddia olunan devirlerin de araştırılması suretiyle, toplanacak deliller ve yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme yapılmak suretiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği gözetilerek, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

KARAR: Kanun yararına bozma talebi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın TCK’nın 161. maddesinde düzenlenen hileli iflas suçuna ilişkin olması ve 2797 sayılı ... Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 14. maddesi uyarınca, 27.01.2017 gün ve 29961 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2017 tarihinde yürürlüğe giren ... Büyük Genel Kurulu’nun işbölümüne ilişkin 20.01.2017 tarih ve 2017/1 sayılı kararı ile ... Ceza Daireleri iş bölümü ortak hükümlerinin 4. maddesi gereğince, kanun yararına bozma istemini inceleme görevinin ...’ın 8. Ceza Dairesi’ne ait olduğu anlaşıldığından, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli daireye TEVDİİNE, 13.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Danıştay 15. Daire Başkanlığı
2017/54 E.- 2017/2459 K.T. 15/05/2017
MAHKEME: İdare Mahkemesi
KONU: Karar Düzeltme

ÖZET: Danıştay Onbeşinci Dairesi'nin 10/06/2016 tarih ve E:2016/3218, K:2016/4363 sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

KARAR: Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelendikten sonra karar düzeltme talebi hakkında gereği görüşüldü:

2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinde "İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır." hükmüne yer verilmiş;

2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu'nun 6545 sayılı Kanunla ilga edilmeden önce yürürlükte bulunan "Kararın Düzeltilmesi" başlıklı 54. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerince verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere taraflarca; a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların kararda karşılanmamış olması, b) Bir kararda birbirine aykırı hükümlerin bulunması, c) Kararın usul ve Kanuna aykırı bulunması, d) Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekârlığın ortaya çıkmış olması hallerinde kararın düzeltilmesinin istenebileceği hükmüne yer verilmiş olup, bu maddenin 2. fıkrasında da Danıştay dava dairelerinin kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen sebeplerle bağlı oldukları kurala bağlanmıştır.

Dosyadaki belgeler ile iddiaların incelenmesinden; düzeltme istemine konu Dairemiz kararının hukuk ve usule uygun olduğu, düzeltilmesini gerektirecek bir halin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; kararın düzeltilmesi isteminin REDDİNE, dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 15/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm
E.2017/114
K.2017/97
T. 04/05/2017
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesi
KONU: 4.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na, 20.8.2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanun’un 35. maddesiyle eklenen geçici 12. maddenin, Anayasa’nın 35. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.

ÖZET:: İmar uygulaması sonucu bedele dönüştürülen taşınmazın bedelinin artırılması için açılan davada, Anayasa’ya aykırılık iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ

Kanun’un itiraz konusu geçici 12. maddesi şöyledir:

“GEÇİCİ MADDE 12-24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri; uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir.

Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır.”

II- İLK İNCELEME

1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Cengiz ERTEN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

2. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Başvuruya engel durumlar” başlığını taşıyan 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, “İtiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde, yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır.” denilmiştir. Buna göre aynı Mahkeme tarafından aynı kurala ilişkin birden fazla itiraz başvurusunda bulunulması mümkün değildir.

3. 6216 sayılı Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde ise Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem belirtilmiş ve maddenin (4) numaralı fıkrasında açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının, Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.

4. Yapılan incelemede itiraz yoluna başvuran Mahkeme tarafından, itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyası kapsamında yapılmış olan itiraz başvurusunun (E. 2017/39) bakılmakta olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerekirken, tekrar başvuruda bulunulduğu belirlenmiştir.

5. Açıklanan nedenlerle, 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.

III- HÜKÜM

4.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na, 20.8.2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanun’un 35. maddesiyle eklenen geçici 12. maddenin iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (2) ve 40. maddesinin (4) numaralı fıkraları gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE, 4.5.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.


BaroKart Blog'da bulunan Yüksek Mahkeme Kararları yargitay.gov.tr, danistay.gov.tr, anayasa.gov.tr resmi internet sitelerinden alınmıştır.

Nasıl TL Yüklenir?

BaroKart'ınıza TL Yükle sayfasından yükleme yapabilirsiniz.
TL yüklemek için tıklayınız.